top of page

zemheri kadınları

hamza nuh özer

zemheri foto.jpg
Ana Sayfa: Hoş Geldiniz

yazarın hezeyanları

safahat

yazmak amatör bir ruhla yapılmalıdır. hiç bir biçim kaygısı ve sınır olmadan. ahlak sınırlarını yazar belirler. okuyucu için bu sadece bir tercih meselesidir.


yazmaya bir günlükle başladım. küçük hikayelerimin diğer insanlardan farklı olmadığını fark ettim zamanla. tökezlemelerin ortak sorun olduğunu... sonra küçük bir ben olsaydım ona ne anlatırdım diye düşündüm. kaygılarını nasıl azaltırdım bu ufaklığın?


ama ortaya çıkan formül sadece benim için doğruydu. metinler kaygılarımın tüm çıplaklığını ortaya koydu. tecrübe edilmiş olanın tecrübesi ahmaklıktır görüşüne katılamadım. her tecrübe bireye özgü sonucu doğurur. yapmamaktan pişman olacağına yapmaktan pişman ol seçimidir bu.


geriye fütursuzca hırpalanmak için ortaya atılmak kaldı.

fikirleri sunmak kadar eleştiriyi kabullenmek de kutsaldır. duvarlara vurula çarpıla eleştirilmek istiyorum. fikirler çorbasında yüzmek. 

Ana Sayfa: Hakkında

"Mülkiyet hırsızlıktır."

PROUDHON

Ana Sayfa: Alıntı

Omelası Bırakıp Gidenler-Ursula K. Le Guin


“Sadece acı entelektüel, sadece kötülük ilginç geliyor bize. Sanatçının ihaneti bu: Kötülüğün sıradan ve acının müthiş sıkıcı olabileceğini bir türlü kabul edememek. Onlarla baş edemiyorsan onlara katıl. Canını yakıyorsa yinele. Oysa acıyı yüceltmek sevinci lanetlemektir, şiddeti kucaklamak bütün diğer şeyleri elden kaçırmaktır.”

İçinde boğulması sesin, o çocuktan haberin olmadığından değildir çoğu zaman. O karanlığa girmeye de gerek yok. Acı biçimleri karşısında zamanın ilerlemesi sadece bir yanılsama. Yöntemler değişti mi? İnsan hala aynı şekilde acıkıyor ve kanıyor. Kılıç veya mermi, ekmek veya pasta…


Göbeğimin çevresinde birikeni, dolaplarımdan taşanı, bir yerlerde duran garantimi hep çaldım. Ama Omelas’ı değiştirmeye gücüm olmadığı gibi terk etme onurunu da yaşayamadım.


Ursula tüm zamanlara ve mekanlara sesleniyor. O çocuk bazen sensin, bazen ise benim. Zamanla çöpe dönüşecek edinim ve varlığın, yaşam karşısında kazandığı boş anlamın muhteşem eleştirisini yapıyor. Bence Odoizm’in temelini bu hikayede veriyor.


Anarres’e gidenler ise Omelas’ı bırakıp gidenler değil; Omelas’tan kovulanlar.     

Ana Sayfa: Metin

Ceza hukuku pratik çalışması:

Âdem ve Havva yaratılmış oldukları mutlu cennetlerinde, tüm nimetlerden sınırsızca faydalanmaları ancak yasak ağacın meyvesinden yememeleri konusunda uyarılırlar. Ancak şeytanın tesiriyle daha doğrusu yalan söyleyerek kandırmasıyla bu eylemi gerçekleştirmekten kendilerini alıkoyamazlar. Olay şu şekilde gelişmiştir; belgelere göre, Yılan ya da şeytan Havva’yı yasak ağacın meyvesini yeme konusunda kandırmıştır, Havva ise bundan sonra Âdem’i yanılgıya düşürmüştür. Kaynaklarda Havva ilk günahı işleyen insan olduğu, Âdem ise onun vasıtasıyla yasak meyveyi yediği ileri sürülmektedir. Kimi belgelere göre her ikisi de kınanmakla beraber suç doğrudan Âdem'e izafe edilir. Sonuçta Âdem ve Havva ceza olarak cennetten kovulmuşlardır. Kimi belgeler Âdem-Havva’nın günahından tüm insanları sorumlu tutmaktadır. Hz. İsa'nın bu günahı kaldırmak için geldiğini ve çarmıha gerilmesiyle günahın temizlendiğini ileri sürmektedirler. 

Soru 1: Olay da, ceza hukuku genel hükümleri dairesinde, suç ve ceza belirlemesi yapılmış mıdır?

Soru 2: Mevcut delillere göre süjelerin eylemlerini ve sorumluluk durumlarını belirleyiniz ve tartışınız.

Soru 3: Suç ve cezanın şahsiliği kavramları çerçevesinde süjelerin eylemlerini ve cezaları değerlendiriniz.


Soru 4: Olay çerçevesinde ceza infazını eylem sahipleri yönünden ayrı ayrı değerlendirerek suç ve ceza kavramlarının hedeflediği sonucu, sonuca ulaşılıp ulaşılamadığını ve alternatif çözüm yollarını kendi yaşam felsefeniz çerçevesinde değerlendiriniz.

Ana Sayfa: Metin

Unabomber

“26. İnsanların çoğunluğu önemli oranda uygunsuz davranışta bulunur. Yalan söylerler, önemsiz hırsızlıklar yaparlar, trafik kurallarını çiğnerler, işlerini asarlar, birbirinden nefret ederler, acımasız sözler söylerler, ya da başka birini geçmek için sinsi hileler yaparlar. Aşırı toplumsallaşmış bir insan, kabul edilmiş ahlaka karşı gelen duygu veya düşünceleri suçluluk duymadan yaşayamaz bile; “temiz olmayan” düşünceleri düşünemez. Toplumsallaşma yalnızca bir ahlak meselesi değildir; ahlak başlığı altında toplanamayacak pek çok davranış normuna da uymak üzere sosyalleşiriz. Böylece aşırı toplumsallaşan insan psikolojik bir tasma ile bağlanır ve yaşamını, toplumun onun için döşediği raylar üzerinde koşarak geçirir. Bu, aşırı toplumsallaşmış pek çok insanda, ciddi bir sıkıntı haline gelebilecek çekince ve güçsüzlük duygusuna yol açar. Bizce, aşırı toplumsallaşma insanlığın bireye yaptığı en büyük zulümdür.”

Metin bizleri duvardan duvara vuruyor. Zaten basılma gücünü de bir yerleri patlatarak kazandı. Her ne kadar fail olarak belirlenen kişinin yakalanmasıyla eylemler sona erdiyse de FC’nin metnin yayınlanmasından sonra eylemlerini keseceğine dair verdiği söz de göz ardı edilmemelidir. Ben metnin bir aşırı ucun kaleminden değil derinlemesine bir çalışmadan çıktığına inananlardanım.


Mormonlar gibi soyutlanarak köylere çekilme düşüncesinden, Mayhem Projesi’ne kadar çeşitlenen bir anarşi yelpazesini dile döktü. Sears Kulesi’ne dadanmış sarmaşıklara tırmanmanın ve otoyollarda gıda kurutmanın cazibesi, kendini eylemci yerine koymakta ortaya çıkar. Ama bazen eyleme muhatap olan kurban da olabilirsiniz. Mayhem Projesi mantığında birey önce kendini veya yakınlarını feda etme uç noktasında olmayı kabul etmelidir. Bu belki Theodore John Kaczynski mantığına doğru gelebilir. Ama kimin feda edileceğini birilerini seçtiği bir sistemde bu işin yürümeyeceğini, erk sahiplerini dahi kapatarak küresel felaketi fantazi dünyasından çıkarıp önümüze seren covid-19 salgını gösterdi. Şimdilik asgari teknoloji düzeyinde bir yaşam, küçük bir kesim için istenir görünmekte bence sadece. Bolo Bolo’nun ileri sürdüğü şekilde, mevcut sistemin kavramlarını farklı adlandırarak ortaya çıkacak daha büyük köyler sadece ütopya.


Metin garip ve muhteşem açılımlar sunuyor. Yapay etkinlik kavramı, aşırı sosyalleşme eleştirisi gözden kaçırılmayacak fikirler. Solun da solunda olan bir fikir…

İnsan eylem ve edinimlerinin doğal etkinlik kapsamında olup olmadığını sorgulamadan edemiyor. Sonuçta asgari teknoloji düzeyinde hukukçu gibi beş para etmeyecek meslekler de var, onun yanında değeri tartışılmayacak el işçilikleri de.  

Ne dersiniz, taş baltalara mı dönelim, yoksa facebook iyi mi?                 

Ana Sayfa: Metin

"Hepimiz biliyorduk ki maddesel yaratıklardık bizler, fizyoloji ve fizik yasalarına bağlıydık, bütün duygularımız bir araya gelse de o yasaları yenmeye yetmezdi güçleri. Yapabileceğimiz tek şey o yasalardan tiksinmekti. Âşıklarla şairlerin, sevginin ölümden de üstün saydıkları gücüne olan çağlarla yaşıt inancı, şu finis vitae sed non amoris inanışı bir yalandı; yararsız, üstelik eğlenceli bile olmayan bir yalan. Öyleyse insan, zamanın akışını ölçen, kâh bozulan kâh onarılan, ustası onu her çalıştırdığında düzeneği umarsızlık ve sevgi üreten bir saat olmaya rıza mı göstermeliydi? Her insan tekinin, en eski acıları, yinelendikçe gülünçleşerek sürekli daha da derinleşen en eski acıları yeni baştan yaşadığı düşüncesine alışmak zorunda mıydık? İnsan varoluşu kendini yinelemek zorunda olabilirdi, buna diyecek yoktu, ama dillere pelesenk olmuş bayat bir ezgi gibi ya da sarhoşun birinin plak dolabına tekliği bastırıp durmadan çaldığı bir şarkı gibi yinelenecekse..." Solaris-Stanislaw Lem 

Ana Sayfa: Metin

YAZ BANA

Sirer Caddesi Sağlık Sitesi 2/9 SİVAS

05306559988

  • instagram
Ana Sayfa: İletişim
bottom of page